Hayat diziden acımasız

Milliyet Gazetesi / 24.06.2011
Asu Maro yazısı

Derya Toksoy adı, Facebook’ta Mavi Işıklar’ın fan grubuna üye olanlar için bildik bir isimdi. Gruba fotoğraflar, videolar yükler, haberler paylaşırdı. 30’larında var yoktu, Nejat Toksoy’un kızıydı. 1969’da çok sevdiği Leyla Balaban’la hayatını birleştirerek sahip olduğu iki kız çocuğundan küçüğü. Güler yüzlü, ışıklı bir kız.
2009’da, grupta sesi sözü azalır Derya Toksoy’un... Fotoğraflar, yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu söyler olur onu sanal alemden tanıyanlara. Sonunda anlaşılır ki, genç kız kansere yakalanmış. 2010 nisanında da Derya Toksoy uçup gider ailesinin ellerinden.
Kızının arkasından duygularını yine yazarak insanlarla paylaşmaya başlayan Leyla Toksoy ise sadece yedi buçuk ay dayanır bu acıya. 2010’un kasım ayında o da beyin kanaması geçirirek ailesinin anılarına kurduğu internet sitesinde yazdığı gibi ‘kızının yanına’ gider. Geride Nejat Toksoy ile büyük kızı Deniz kalır.
‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin sezon finalini izlerken, özellikle İnci Hoca’nın ölümünü... Aklımda hep bu büyük acılardan sonra yine yaşama bir şekilde tutunan, tutunmak zorunda olan Nejat Toksoy vardı. Ne tuhaf değil mi, böyle bir trajedi yaşıyorsun, birkaç ay sonra 40 yıllık şarkıların ülkeyi kasıp kavuruyor, belki yarım yamalak sevinebiliyorsun. Bir dizi izliyorsun, senin kısa süre önce kaybettiğin kızın yaşlarında bir kadın onun gibi kanserden ölüyor... Arkasından tam senin o İstanbul Erkek Liseli çocuk olduğun yaşlarda bir delikanlı alıyor mikrofonu, şarkıya başlıyor. Senin şarkına: “Tanrı bize sıhhat vermiş, biz ona şükredelim... Helvacı helva...”

http://cadde.milliyet.com.tr/2011/06/30/YazarDetay/1405969/hayat-diziden-acimasiz